ÖZEL HABER: İsrail’de neler oluyor? Olayların içyüzü ne?

Aslında Şeyh Jarrah’daki anlaşmazlık, toprak osmanlı egemenliği altında iken, ilk 1876’da ortaya çıkmıştı.
Ürdün, Arap-İsrail savaşın’da bugün doğu filistin denilen bölegeyi ele geçirmiş ve orada, bugün israil denilen yerden kaçan yüzbinlerce filistinli mülteciyi barındırmak için onlara düzinelerce ev inşa etmişti.
Bilindiği üzere İisrail, 1967 Arap-İsrail savaşında Doğu Kudüs’ü ele geçirerek ilhak etmişti.
İsrail, 1967’de doğu kudüs’ü ele geçirdikten sonra, sonunda şeyh jarrah evlerinin mülkiyetini yahudi tröstlerine iade etti. tröstler daha sonra buraları, o zamandan beri sakinleri tahliye etmeye çalışan sağcı yerleşimcilere sattı. İsrail hükümeti, şu an konunun Şeyh Jarrah davasının filistinli aileler ile gizli bir yahudi yerleşimci grubu arasındaki özel bir emlak anlaşmazlığı olduğunu savunuyor.

Konu ile ilgili bir İsrail mahkemesi kurulmuşken, o yıllarda Filistinli toprak sahipleri şeyh jarrah’daki bir arsayı iki yahudi tröstüne satmıştı. oysa arazi, antik çağlardan bu yana Yahudi Rahip Shimon hHtzadik’in önce mülküydü ve öldüğünde mezarına ev sahipliği yapıyordu. yirmi yıl önce gelen yerleşimci grup, 1950’lerde filistinlilerin evlerinin inşa edildiği araziyi satın aldı. şehir genelinde 20.000’e yakın filistinli şu an evlerinin yıkılması tehdidi altında. Doğu Kudüs’te inşaat izinlerine getirilen kısıtlamalar, Filistinli sakinleri ya şehri terk etmeye ya da yıkım emirlerine karşı savunmasız yasadışı konutlar inşa etmeye zorladı.
Geçen yıl, doğu kudüs’teki şeyh jarrah mahallesinden altı ailenin tahliye edilmesi tehdidi, filistinliler için bir yürüyüş çığlığı haline gelmişti. Pek çok filistinli için ailenin durumu, filistinlileri doğu kudüs’ün bazı bölgelerinden uzaklaştırmaya yönelik daha geniş bir çabanın ve işgal altındaki topraklarda ve israil içinde arapların geçmişte yerlerinden edilmelerinin simgesi konumundaydı.
Ayın başından bu yana, tahliyelerin olasılığı filistinliler ile israil polisi ve yahudi aşırılık yanlıları arasında günlük protestolara, tutuklamalara ve çatışmalara neden oldu. mahalledeki yerleşimciler, Filistinlilerin tarihsel olarak yahudilere ait olan topraklarda işgal ettiklerini düşünüyorlar. Bu arada dün israil mahkemesi doğu kudüs’teki Filistinli ailelerin sınırdışı edilmesini geciktirme kararı aldı. İsrailli yetkililer pazar günkü mahkeme kararının hükümetin zayıflığının bir işareti olduğunu söylediler.

Cuma gecesi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa Cami yerleşkesinde tansiyon zirveye ulaştı; polis memurları, ibadet edenler namaz kılarken ses bombası ve kauçuk kaplı mermiler atıldı, karşılık olarak ise tapanlar şişe ve taş atıldı, ancak birkaç ses bombaları Mescid-i Aksa Camii’ne düştü.
Dava, Kudüs’teki toprağı kimin geri alacağı konusundaki dengesizliği daha ön plana çıkardı. Doğu Kudüs’te, yahudilerin 1948’den önce yahudi mülkiyetinde olan mülkleri geri almalarına izin veriliyor. ancak filistinli ailelerin batı kudüs’te veya israil’in başka herhangi bir yerinde sahip oldukları toprakları geri almak için hiçbir yasal mekanizmaları yok.
Yani denilebilir ki, bir tür mahalle ve yerleşke kavgası. Elbette her iki taraf da bunu farklı yönlere çekiyor.